Neye karşı koyarsan, o ısrarla olmaya devam eder" Carl Jung (1875-1961)
Hepimiz günlük hayatımızda şu sözleri bolca duyuyoruz, kullanıyoruzdur:
- Olmaz
- Karşıyım
- Desteklemiyorum
- Sonuna kadar mücadele edeceğiz!
- Vazgeçmeyeceğiz
Bu listeyi hayal gücümüzle doğru orantılı olarak uzatmak mümkün. Türk milletinin günlük dilinde sıkça kullandığı bu terminoloji, aslında hayata bakışını da gözler önüne seriyor. Bu tarz söylemler o kadar yüksek dozda ifade ediliyor ki, hiç kimse;
- Neden olmaz
- Neden karşısınız
- Neden desteklemiyorsunuz
- Mücadelenizin sonucu ne olacak
- Israrınızdan vazgeçmemeniz size ne kazandıracak
sorularını sormaya cesaret edemiyor. Burada tam da yapacağım şey bu soruları sormak olacak.
***
Türkiye Barolar Birliği, Arabuluculuk Kanunu Tasarısının ilk halinden farklılıklar arz eden ve meclise sevk edilen son hali hakkında tüm barolardan görüş sormuş durumda. Ben ise Barolarımızı ve Barolar birliğimizi bu güne kadar Kanun tasarısındaki aksaklıklar konusunda yeterince aktif olmamakla ve dünya uygulamasında olduğu gibi Arabuluculuk gibi ADR yollarında en baskın kuruluşların Barolar ve Barolar birlikleri olmasına rağmen, bizde durumun böyle olmaması nedeniyle kıyasıya eleştirenler arasındaydım. Bugün itibariyle bu eleştirilerimin muhatabı Barolar Birliği değil, sadece barolar olacaktır.
Sitemizde duyurusu yapılan Arabuluculuk Kanunu Tasarısının değerlendirildiği panelde; bahsettiğim tarzdaki eleştirilerle karşılaşan TBB Genel Sekreteri Sn. Av. Güneş Gürseler şu ifadelerle durumu özetledi:
- "Biliyorsunuz yasa tasarısının yeni halinin değerlendirilmesi için bütün barolarımızdan tekrar görüş istemiş bulunmaktayız. Bu görüşlerin incelenmesinden barolarımızın büyük bir çoğunluğunun tasarıya karşı yönde görüş bildirdiği görülmekte. Hal böyle olunca bizler de birlik olarak net bir tavır sergileyemiyoruz." dedi.
Şimdi sesimin yettiğince Barolara ve görüş hazırlayan yetkililerine sesleniyorum. Daha önce karşı çıktığınız yasa tasarısı şu anda meclise sevk edilmiş durumda ve artık geri çekilmesi gibi bir ihtimal söz konusu değil. Ayrıca dünya uygulaması ve müktesebatına uyum sağlamaya çalıştığımız AB direktifleri de arabuluculuk uygulamasının yasalaşmasını gerektirmekte. Geçmiş tecrübelerimizden ders çıkararak, açılmasına karşı çıktığımız hukuk fakültelerini ve yapılmasının meslek kalitemizi artıracağını düşündüğümüz avukatlık sınavının sonuçlarını hatırımızdan çıkarmamalıyız. Rüzgarın karşısında durup yıpranmaktansa rüzgardan güç alıp hızlanmalıyız.
Bizlerin bir öğrenme ve kabullenme yolu da önce karşı çıkmaktır. Karşı çıkarak konu hakkındaki cehaletimizden de "görünüşte" sıyrılmış oluruz. Nasıl olsa bilen birileri dilinde tüğ bitene kadar anlatmaya, onları ikna etmeye çalışacaktır. Karşı çıkarak öğrenme metodumuzu bir yana bırakıp, okumalı ve araştırmalıyız...
Avukatlık ile arabuluculuğun bağdaşan işlerden olması için mücadele vermeliyiz. Davalaşarak daralttığımız piyasamızı genişletmek için bu yeni akımı değerlendirmeliyiz. Çekişmeden para kazanmayı öğrendiğimiz gibi barıştırmaktan da para kazanmanın yolunu kendimize açmalıyız. Karşı çıkmanın ve sırt dönmeni dayanılmaz hafifliğine kapılarak, ezberimizi bozma zahmetine katlanmazsak bu işi yapacak birileri mutlaka ortaya çıkacaktır.
