İçerik Sayfaları |
---|
Arabuluculuk Süreci |
Süreç |
Anlaşma |
Artı Toplam |
Arabulucu Tarafından Değerlendirme |
Konular, tarafsızlık ve anlaşma sağlama |
Arabuluculuk Konteksi |
Sonuç |
Kaynakça |
Dipnotlar |
Tüm Sayfalar |
2. ARABULUCULUK SÜRECİ
2.1- Amaçlar Süreci Şekillendirir
Üç ana arabuluculuk amacı; sorunu çözmek, artı-toplam fırsatlarından yararlanmak ve manevi gelişmeyi sağlamak olarak özetlenebilir. Veri bir arabuluculukta –arabulucu, taraflar, avukatlar ve diğerleri- bu amaçların bir kısmı veya tamamı bulunabilir. Bazı durumlarda tüm taraflar benzer amaçlara sahip olabilir. Örneğin, avukatlar sorunu çözmeye odaklanmışken taraflar artı toplam fırsatlarına ve arabulucu da manevi gelişmeye odaklanmış olabilir. Söz konusu arabuluculuğun şeklini katılımcıların amaçları belirleyecektir. Yani arabuluculuk süreci hakkında yapılacak bir tanımlama genelleme yapmayı gerektirmektedir ve bu durum her zaman doğruyu ifade etmez. Buna karşın birçok uzlaşma arabuluculuğunda ortak noktalar vardır ve bu hususlar aşağıda incelenecektir. Takip eden bölümlerde arabuluculuk sürecinin önemli faydaları ve bu konulardaki uzlaşmazlık noktaları tartışılmaktadır.
2.2- Genel Olarak Arabuluculuk Süreci
İhtilaflı taraflardan her ikisinin de üzerinde anlaştığı arabulucu, müzakerelere hazırlanırken yapıldığı gibi, ele alınacak konuların gerektirdiği meseleleri yeniden incelemelidir. Arabulucu izlenecek usulü açıklamalı ve kendisinin tarafsız bir kişi olduğunu ve öyle kalacağını vurgulamalıdır. Arabulucu, taraflardan bilgi almalı, uyuşmazlığın özünü oluşturan ve çözüme ulaşılmasında kilit rol üstlenecek olan konuları belirlemeli, tarafları dinleyerek onlara sorular sormalı, tarafları gözlemlemeli, onlarla çözüm seçeneklerini görüşmeli ve onları anlaşmaya teşvik etmelidir. Müzakereler başarıyla sonuçlanırsa, arabulucu, taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözecek olan anlaşmanın taslağının hazırlanmasında onlara yardımcı olmalıdır. Uygun bir şekilde hazırlanmış bir anlaşma gerektiğinde icra edilebileceğinden, uyuşmazlığı çözmüş olacaktır.[1]
(a) Katılımcılar
Arabuluculuk en az üç kişi gerektirir: bir arabulucu ve iki müzakereci. Arabuluculuğun olmazsa olmaz kişisi arabulucudur. Birçok arabulucu genel olarak sorunun taraflarının katılmasını isterler ancak eğer kendileri yerine avukat gibi temsile yetkili kişilerin bulunması durumunda arabuluculuk taraflar olmadan gerçekleşir.
Arabuluculuk usulünün temel özelliği, arabulucunun tarafsızlığıdır. Arabulucunun sonuç üzerinde herhangi bir menfaati olmamalıdır. Arabulucu taraflardan herhangi biriyle, tarafsızlığını etkileyecek bir bağlantı kurmamalıdır. Arabulucunun tarafsızlığı, arabulucunun kişisel değerlerini çözüm usulüne getirmemesini ifade eder.[2]
Bazen iki taraf ve avukatları arabuluculuğa katılır. Bazı arabulucular tarafların katılımını artırmak ve avukatların katılımını azaltmak hatta tamamen engellemek isterler. Bu durum çoğunlukla boşanma, velayet ve diğer ailevi arabuluculuklarda gerçekleşir. Buna mukabil bazı arabulucular avukatların olaya dahlini artırmak isterler.
Arabuluculuğun muhtemel katılımcıları sadece taraflar, avukatlar ve arabulucu değildir. Tarafların ve arabulucunun izniyle herkes katılabilir. Sorunun türüne bağlı olarak bu kişiler aile üyelerinden birisinden muhasebecilere veya rahiplerden iş arkadaşlarına kadar herhangi bir kişi olabilir.
İhtilaflı taraflar, arabuluculuğa başvurma konusunda birbirlerine baskı yapamazlar. Ancak, arabuluculuk alanındaki deneyimler, bağlayıcı olmasa bile arabuluculuk teklifinde bulunulmasının pek çok sorunu çözebildiğini ve bu sayede dava sayısını azaltarak dava yolundan kaynaklanan sakıncaların ortadan kaldırıldığını göstermiştir.[3]
(b) Arabuluculuğa Başlama
Arabuluculuk genel olarak arabulucunun kendini bulunanlara takdim etmesi ile başlar. Hoşbeşin ardından arabulucu arabuluculuk sürecini ve kendi rolünü belirtir. Giriş açıklamaları oldukça rahat ve gayri resmi olmasına karşın arabulucu bu cümlelere oldukça dikkat edecektir, çünkü tüm süreç boyunca var olacak tonu belirleyecek olan bu konuşmalardır. Arabulucunun giriş açıklamaları çoğunlukla, diğer konular yanında, arabuluculuk sürecinde konuşulanların gizli olup olmayacağı veya hangi ölçüde gizli olacağı konularını içerir.
Arabulucunun girişinin ardından, her bir tarafa söz vermek suretiyle sorunu açıklamalarını isteyebilir, bu sırada diğer katılımcılar sessizce dinlerler. Bu açılış konuşmaları taraflar yerine avukatları tarafından da yapılabilir. Bazen, arabulucular bu konuşmanın taraflar tarafından yapılmasını tercih edebilecekken bazı durumlarda bunun avukatlar tarafından yapılması tercih edilebilir. Açılış konuşmalarının ardından arabulucu taraflara bir gündem hazırlamak için hangi konuların tartışılması gerektiğini sorar. Belirli bir gündem konusunda anlaşmaya varmak katılımcıları cesaretlendirebilir ve daha temel konularda anlaşmak konusunda hız verebilir. Arabulucu sıklıkla kolay konuları gündemin ilk maddelerine koyar. Eğer katılımcılar bazı konularda çok az zaman harcayarak anlaşmaya vardıklarında tüm sorunu çözecek bir anlaşmaya varmak konusunda cesaretlenirler ve psikolojik olarak kendilerini buna adarlar. Başlangıçtaki başarılarının daha sonraki bir çıkmazla feda edilmesini istemezler.
Gündemin belirlenmesinin ardından ekstra bilgi veya yeni katılımcıların bir araya getirilmesi gerekebilir. Böyle olduğunda o gün için toplantıya ara verilmesi gerekebilir. Bazı arabuluculuklarda birkaç saatlik bir toplantının ardından anlaşmaya varmak mümkünken bazen haftalara veya aylara yayılmış birçok toplantı yapmak gerekebilir.
(c) Ortak Oturumlar, Özel Oturumlar, Mekik Diplomasisi
İki taraf ve arabulucunun olduğu toplantılara ortak veya açık oturum denir. Ortak oturumlar sırasında arabulucu genel olarak bir sıra takip eder ve iletişimi kolaylaştırmaya çalışır. Bunlar değişik şekillerde yapılabilir ki bazıları gelecek bölümde tartışılmıştır.
Arabulucunun tek tarafla bir araya geldiği özel oturumlar da olabilir. Bazı arabuluculuklar tamamıyla özel oturumlardan oluşabilir ki bunlarda sadece başlangıç ve bitiriş oturumları ortaktır. Bu arabuluculuklarda arabulucu, her iki tarafla özel oturumlar yapmak suretiyle mekik diplomasisi yürütür.
Mekik diplomasisi tarafların birbirine hiddetlenmesini engeller. Örneğin, A tarafı ‘Bence B pis bir yalancı ve ben onun söylediği hiçbir şeye inanmam’ dediğinde arabulucu bunu A’ya şu şekilde açıklayabilir: ‘A senin sözlerine güvenip güvenmeme konusunda bazı şüpheler taşıyor.’ Mekik diplomasisi aynı zamanda bir tarafın uzlaşma önerisini diğer tarafa götürmeye de yarar. Bu teklife verilecek ilk tepkinin teklif eden yerine arabulucu tarafından işitilmesi suretiyle de kalp kırıklığının olmasını engeller. Örneğin: “Bu teklif aşağılayıcı! Gerçekçi olmadıkları sürece dava açacağız.” Bu durumda arabulucu buna daha yumuşak bir şekilde karşı tarafa iletebilir, belki de bir karşı teklif iletebilir.
Özel oturum isteyebilecek tek kişi arabulucu değildir. Taraflar ve avukatlar sıklıkla talep ederler. Özel oturumlara başlamadan önce arabulucu arabuluculuk sürecinde konuşulanların gizli olup olmayacağı veya hangi ölçüde gizli olacağı konularını tekrar gündeme getirebilir.
(d) İletişimi Kolaylaştırma
Arabulucuların yaptıklarının çoğu aslında taraflar arasındaki iletişimin kolaylaştırılmasıdır. Eğer bu kolay bir konuymuş gibi gözüküyorsa birçok sorunun müzakereler başarısızlığa uğradıktan veya dava süreci başladıktan hemen sonra arabuluculuk sürecine geldiğini hatırlamak gerekir. Taraflar birbirinden nefret edebilir. Her biri diğerini imha edilmesi gereken bir düşman olarak görebilirler. Böyle bir çevrede iletişimi kolaylaştırmak büyük bir başarı olabilir.
Arabulucular taraflar arasında doğrudan ve dolaylı iletişimi kolaylaştırabilirler.
(1)Dolaylı İletişim
Dolaylı iletişimi kolaylaştırmanın en önemli yolu özel toplantılarda her bir tarafın özel bilgilerini edinmek ve daha sonra uzlaşma bölgeleri ve artı-toplam fırsatları belirlemek suretiyle bunları bir araya getirmektir. Daha sonra bir tarafın özel bilgileri net olmayan ifadelerle diğer tarafa sunulmak suretiyle bu uzlaşma bölgeleri ve artı-toplam fırsatları her bir tarafa iletilmiş olur. Bu önemli taktiğin incelikle kullanılması arabulucunun zanaatındaki mükemmeliyetinin bir işaretidir.
(2) Doğrudan İletişim
Arabulucular genel olarak taraflar arasındaki doğrudan iletişimi kolaylaştırmak isterler. Örneğin, arabulucu süreç başlamadan önce sorun hakkında mahkeme, avukatlar veya taraflardan bilgi aldığı için sorun hakkında bilgi sahibi olabilir. Bazı arabulucular süreci hızlandırmak için toplantıya arabulucunun gözünden olayı özetlemek suretiyle başlama eğiliminde olabilirler. Genellikle arabulucular taraflar arasında doğrudan iletişimi kolaylaştırmak amacıyla bu eğilime karşı koyarlar. Sorunu karakterize etmek yerine taraflara sorunu nasıl tanımladıklarını sormayı tercih ederler. Bu taktik birçok sebeple iletişimi besleyici olma eğilimindedir.
Birincisi, bu şekilde taraflar avukatları aracılığıyla değil doğrudan iletişime geçiyorlar. Örneğin bu belki davalının avukatının hikâyenin davalıya ilişkin kısmını anlatması yerine davacının ilk kez davalının kendisinden hikâyeye davalı tarafının bakışını anlatışını dinlediği zaman olabilir. Aynı zamanda bu arabulucunun sadece mahkeme veya avukatların görüşleri yerine tarafların kendi görüşlerini dinlemesine de imkân sağlayacaktır. Bu ek bilgi arabulucuya sürecin devamında yardımcı olabilecektir. Bir veya her iki taraf sorunu mahkemenin, avukatların veya arabulucunun kendisinin karakterize ettiğinden farklı şekilde karakterize edebilirler. Belki de taraflar diğer katılımcıların görmediği bir konuyu gündeme getirebilir. Bu konu herhangi bir uzlaşma olmadan önce çözülmesi gereken bir konu olabilir. Eğer taraflar diğerlerinin sorun olarak gördüğü bir konuyu sorun olarak görmüyorlarsa, o zaten bir sorun değildir veya gündeme getirilmesi gerekli değildir.
Arabulucu tarafından meseleyi ifade etmesi istendiğinde taraflar bunu hemen çok organize ve bütüncül olarak cevaplamayabilirler. Bu çeşitli sebeplerden kaynaklanmış olabilir. Örneğin, o kişinin zayıf iletişim yeteneğinden kaynaklanmış olabilir. Veya arabuluculuk konusundaki tedirginliğinden veya sorunun bazı kısımlarından utanmasından da kaynaklanmış olabilir. Veyahut avukatının mümkün olan en az şeyi söylemesi konusundaki talimatından da kaynaklanmış olabilir. Muhtemelen, arabulucu bu faktörlerden herhangi birisinin var olup olmadığını bilmek isteyecektir. Yine, arabulucu hala taraflardan sorunu nasıl gördüklerini duymak isteyecektir. Yani arabulucunun iletişim yeteneği görev başına. Arabulucu geniş ve açık uçlu sorular sorabilir. “Niçin” genel bir örnektir: “Niçin 30.000 doları uzlaşma teklifi olarak seçtiniz?” veya “Göldeki kirlilik konusunda niçin endişe duyuyorsunuz?” Bazen “Hobileriniz nelerdir?” gibi daha dolaylı sorularla daha ayrıntılı bilgi alınabilir. Soruların ardından arabulucu dikkatlice dinler. Bilerek veya bilmeden karşı tarafa yöneltilen sözel olmayan her işarete karşı alarm durumundadır. Yüz ifadeleri ve vücut dili önemli olabilir.
Taraflardan bilgi alırken arabulucu sıklıkla her bir tarafın söylediklerini özetler veya “anlıyorum” ve “görüyorum “gibi ifadelerle tarafların iletişimini cesaretlendirir. Bu “aktif dinleme” taktikleri arabulucunun ilgili tarafı dinlediği ve bakış açısını anladığı konusunda güven vermek amacıyla geliştirilmiştir.
Arabulucu her bir tarafa karşı tarafın görüşlerini özetlemesini isteyebilir. Bu, her bir tarafın karşı tarafı dinleyip dinlemediği ve anlayıp anlamadığının testidir. Diğer tarafın görüşlerini özetlemek diğer tarafın hak ve çıkarlarına az da olsa saygı duymayı sağlar ve böylece tarafları birbirine ve uzlaşmaya daha fazla yaklaşmasını sağlar.
Arabulucu çevresel faktörlerle de kolaylaştırmayı deneyebilir. Klasik örnek oturma düzenini dikdörtgen bir masanın etrafında ve direkt birbirlerine karşı oturtmamak suretiyle oturma düzeni ayarlaması yapmaktır. Yuvarlak bir masada yan yana oturmak daha az rakipsel bir oturuş tarzıdır. Arabulucu herkesin oda sıcaklığı, içecek ve yiyecek gibi konularda da rahat etmelerini sağlamak ister.
Arabulucular tipik olarak konuları açıklığa kavuşturmak ve toplu oturumlarda sıra takibini gözetmek suretiyle iletişimi kolaylaştırır. Arabulucu herkesin kontrollü ve ritüel bir tarzda davranmaları konusunda ısrar etmek suretiyle bir hakimin mahkemedeki düzeninde bir düzen sağlar. Bunun yanında arabulucu anlık ve gayri resmi şeylere daha fazla değer verir. Hatta arabulucu taraflardan biri veya daha fazlasının kızgınlık veya duygusal ani parlamalarına değer atfeder. Arabulucu taraflar his ve duygularının çıkmasına izin verilmediği sürece problemin çözülemeyeceğine inanırlar. Arabuluculuğun birçok savunucusu soyut ve rasyonel şeyler yanında kişisel ve duygusal şeylere izin vermesinden dolayı hakemliğe karşı arabuluculuğun tarafını tutmaktadırlar.
Arabulucunun öncelikli görevi, taraflara müzakerelerinde yardımcı olmaktır. Arabulucunun iletişimleri, müzakereleri ve diğer hünerleriyle önemi artan kolaylaştırma (facilitation), bazı unsurlarıyla bütün arabuluculuk usullerinin muhtevasında yer almaktadır. Bununla birlikte, arabulucu taraflarla müzakere etmez; fakat onlara birbirleriyle olan müzakerelerinde yardımcı olur.[4]
Arabuluculuğun olumlu bir özelliği, taraflara doğrudan doğruya karşı tarafla görüşme fırsatı vermesidir. Bu özellik, taraflardan her birine, uyuşmazlıkla doğrudan ilgili herkesle görüşme ve duygularını dile getirme imkânı sağlamaktır. Bu imkânın sağlanması halinde taraflar, öfkeli taleplerin yerine gerçekçi çözümleri koyarak, uyuşmazlığa yeni bir açıdan bakmayı kabul edebilirler. Arabuluculukta, uyuşmazlığın taraflarından başka çözümü kolaylaştıracağı düşünülen kişilerin gerek tarafların gerekse arabulucunun talebiyle bu yönteme katılmaları sağlanabilir. Bu kişiler eş, ana-baba, işyerinden bir amir veya bir başka kişi olabilir.[5]
(e) Uzlaşma Teklifleri
Uzlaşma tekliflerinin formüle edilmesi ve iletilmesinde arabulucular çeşitli rolleri oynayabilirler. Bir taraf bir teklif yaptığında arabulucu onu değerlendirir. Örneğin, arabulucu “Bu teklif belki de bir mahkemeden alabileceğiniz kadar iyi bir sonuç.” diyebilir. Veya arabulucu “Bu sanki iki tarafın da amaçlarını sağlayabilmesi için daha çok yol almaları gerektiğini gösteren bir teklif gibi geliyor.” diyebilir. Bir teklif reddedildiğinde arabulucu her iki taraf için de kabul edilebilir bir teklif geliştirme yollarını arayabilir. Arabulucu kendi uzlaşma koşullarını içeren teklifi dahi yapabilir.
Birçok arabulucu, özelliklede problem-çözme arabulucuları ile manevi gelişme ile ilgilenenleri, davayı sona erdirmek için tekliflerin birbirlerine iletilmesi konusunda acele etmezler. Bu tip arabulucular tüm tarafların çıkar alanlarını tamamıyla belirleyene kadar bu tip konuşmaları ertelemekten mutluluk duyarlar. İşte o zaman “sonuç yaratma” zamanıdır. Problem çözme arabulucuları “uzlaşma teklifleri” yerine “çözümler” terimlerini düşünürler. Aynı miktara karşılık gelse bile , “çözümler” terimi tarafların sorunlarının çözülmesi gereken bir problem olduğunu ima eder. Ayrıca, problem çözme arabulucuları bir değil birçok çözüm yaratmanın yollarını ararlar. Problem çözme arabuluculuğunun bu özelliği –çıkarları tamamıyla anlamak ve birden çok çözüm üretmek- zaman tüketici olabilir.
Problem çözme arabulucusu, tarafların çıkarlarını artıran çözümler ararlar. Bu tip çözümleri şekillendirmek tipik olarak birçok konuyu birlikte göz önünde bulundurmayı ve ilgilenmeyi gerektirir. Bu tip çözümleri şekillendirmek baskı altındayken bir hayli zordur. Buna uygun olarak problem çözme arabulucuları “beyin fırtınası” için de belli bir zaman ayırırlar. Beyin fırtınası tarafların hazır bulunduğu ortak toplantılarda veya yine tarafların ve avukatların daha rahatlıkla konuşabildikleri özel toplantılarda yapılabilir. Problem çözme arabulucusu herhangi bir değerlendirme yapmadan önce tarafların mümkün olan tüm çözümleri ortaya koymalarını konusunda cesaretlendirir. Burada kritik nokta muhtemel sonuçları ortaya koyma evresinden bunların değerlendirilmesi evresinin birbirinden ayrılmasıdır. Muhtemel çözümleri değerlendirme zamanı geldiğinde problem çözme arabulucusu söz konusu çözümün tarafların çıkarlarını nasıl arttırdığı konusunda değerlendirme yapmalarında yardımcı olur. Arabulucunun teklifleri değerlendirmesi arabulucunun kendi teklifini yapmasına yol açabilir. Ancak problem çözme arabulucusu tipik olarak tarafların sahiplik duygusunu artırmak ve arabulucunun objektif kalmasını sağlamak açısından tekliflerin taraflardan gelmesini tercih eder.
(f) Anlaşmalar
Arabuluculuk süreci nihayetinde yazılı ve imzalı anlaşmaları içerir. Herkes anlaşmanın sorunu çözücü bir anlaşma olmasını diler. Fakat arabuluculuğun bir uzlaşmaya ulaşıp ulaşmadığına bakmaksızın başka anlaşmalar da olabilir. Anlaşmazlıktan önce yapılmış ve taraflar arasında imzalanmış bir anlaşma olabilir ki bu taraflar arasında ortaya çıkacak anlaşmazlıkların arabulucu tarafından giderilmesini gerektirebilir. Anlaşmazlık öncesi anlaşmanın olmaması durumunda anlaşmazlık sonrası anlaşma yaparak arabuluculuk sürecini başlatabilirler. Hatta mahkeme veya diğer kamu kurumlarının arabuluculuğu emretmesi durumunda dahi arabulucunun kim olacağı bu işlemin nasıl, ne zaman ve nerede yapılacağı taraflar arasında düzenlenmiş bir anlaşma ile belirlenmiş olabilir. Veya yine taraflar ile arabulucu arasında yapılmış ve arabuluculuğun nasıl, ne zaman ve nerede yapılacağına ilişkin anlaşmalar olabilir. Bu anlaşmalar arabuluculuk sürecinde konuşulanların gizli olup olmadığı veya ne kadar gizli olduğu konusunu da içerebilir.
Arabulucunun alacağı ücretin belirlenmesine ilişkin olarak da taraflar ile arabulucu arasında yapılmış anlaşmalar olabilir. Bazı arabuluculara ödeme taraflarca yapılmasına karşın bazılarına hükümet, bazılarına başka bir kamu kurumu veya kar amacı gütmeyen kuruluş tarafından ödeme yapılabilir. Bazı arabulucular bu işi ücret almadan da yapabilirler.
Aşağıda arabuluculuk sürecine ilişkin örnek bir anlaşma yer almaktadır.